Sanırım az sonra yazacağım şarkıyı çağrıştıran 'şey' bugün kafamı çok meşgul ettiği için bunu yazıyorum. Bu yaz tatilinde babamın yanına, başka bir şehre gittiğimde internetsizlikten delirecek hâle gelen bünyemi rahatlatmak için gittiğim bir internet kafede, sınıf arkadaşımın attığı bu şarkı için bir yazı yazacağımı hiç düşünmemiştim doğrusu-eh, içinizde 'heviciyim ben yahu' diyen bir taraf sürekli varken, sürekli slow şeyler dinleyen arkadaşınızın atacaklarını pek dikkate almıyorsunuz hâliyle. Velhasılı kelam, şarkıyı aldım; fakat o sırada Michael Jackson dinlemekle öylesine meşguldüm ki onu dinlemeyi düşünmedim bile. Daha sonra, daha sakin bir zamanımda müzik çalarımda boş boş gezinirken onun önünden geçtim 'Spiritualized'. Dinleyeyim dedim. Büyülüydü ve o zamanlar ben de başlayacak olan bir aşkın arkasına büyülü bir fon müziği arıyordum. Bir...mutluluk şarkısı Lay It Down Slow, huzur, hayat ne kadar kötü olursa olsun yanınızda olacak kişinin, uyumak üzereyken size fısıldadığı sözler gibi, sıcak bir odada yağmur damlalarının patırtısı ve onun hafif sesi. Küçük bir çocukken, yoğun kar yağışı dolayısıyla ertesi gün okula gitmeyeceğinizi bildiğiniz gece yattığınızda camdan bakıp, çirkinliği yalıtan karı gördükten sonra daldığınız mutluluk dolu uyku gibi. Umut aşısının kulaktan yapılanı bu şarkı, kesinlikle.
Bu kadar öznel bilgiden sonra nesnellere geçmek gerekirse, Spiritualized... lastfm tag'lerinin söylediğine göre space rock- shoegaze - psychedelic müzik yapan İngiliz bir grup. Jason Pierce, 1990'lı yıllarda Spacemen 3 adlı müzik grubunun dağılmasının ardından, grubun üç üyesini yanına alarak Spiritualized'ı kurdu. Ayrıntı vermekle uğraşmayacağım on sekiz yıllık bir süreçte, grup, kendi tarihinin en büyük albümünü 1997 yılında "Ladies and Gentlemen we are floating space" adıyla piyasaya sürdüler. Daha sonra Jason Pierce, 1998 yılında Tim Lewis hariç tüm grup üyelerini kovdu, ardından muhtelif insanlarla Let It Come Down, Amazing Grace ve Songs In A&E adlı üç albüm daha çıkarttı. Biraz kaprisli bir insana benziyor ama, Sebastian Philip Bierk [Sebastian Bach] da kaprisli bir adamdı, sanırım deha kaprisi beraberinde getiriyor. "Lay It Down Slow" da Amazing Grace adlı 2003 yılında çıkmış albümün kapanış şarkısı. Bir kapanış için daha iyi bir şarkı seçilemezdi herhalde, şahsen her dinleyişimde gözlerimin huzur içinde kapanma isteğiyle savaş vermek zorunda kalıyorum-bir de bu yazıyı yazarken fonda çalıyor olduğunu düşünmek gerekirse, epey bir efor sarf ediyorum.
Fazla sözü olmayan; ama az sözle aktarmak istediğini çok iyi aktaran bir şarkı Lay It Down Slow, sözler de burada:
If you've got dreams in your heart
Why don't you share them with me?
And if dreams don't come true
I'll make sure that your nightmares are through.
If you've got pain in your heart
Why don't you share it with me?
And we'll just wait and see
If it's half of what it used to be.
And lay it down slow
Lay it down free
Lay it down easy
But lay it on me
If you've got love in your heart
Why don't you keep it with mine?
I can't promise a miracle
But I'll always be trying.
And lay it down slow
Lay it down free
Lay it down easy
But lay it on me
Lay it down easy
Lay it on me
Lay it down easy
But lay it on me
Yeterli değil mi? Karşıma çıkacak o'na söylemek isteyeceğim üç cümle bütünü. Bir insana yanında olduğunu daha iyi ne şekilde anlatabilirsin ki? "...and if dreams don't come true, i'll make sure that your nightmares are through." Hepimiz birçok hayal kuruyoruz. Hayallerin gerçekleşmediğinde, ya da gerçekleşmeyeceğini anladığında yanında olup sana destek çıkacak biri fena olmazdı, değil mi? Hayallerin öznesini kaybettiğinde, geri plandaki gerçekliğin içinden fırlayıp gelecek iyilik meleği. Ardından gerçekleşmeyen hayallerin kırıklığıyla yaşanan acıları paylaşacak ve onların yükünü hafifletecek kişi-ve sevgini paylaşacağın. Fazla bir şey değil, mucizevi değil, sadece elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan. Zaten başka ne istenebilir? Seni her koşulda seninle birlikte yaşamak adına verilen bir söz bu şarkı, ve uyumak üzere bir çocuğa söylenircesine hafif titrek, hafif cızırtılı ve mayışık bir sesle süslenmiş. Tamamen dingin bir şarkı, bitişe yakın aniden giriş yapan ve ilk anda biraz gürültülü gelen gitarın ardından 'mutlu son'ların verebileceği mutluluk kadar güzel ve 'gün batarken ardında tepelerin', gitme vakti gelen prensle prensesin resmi kadar huzur verici.
Sadece arkanıza yaslanın ve gözlerinizi kapatın. Tüm hüznünüzün yerini dolduracak kadar huzur var.